Osman Kavala ve Gezi Davası

Tanınan bir iş insanı ve filantropist olan Osman Kavala, ulusal ve uluslararası işbirliklerini güçlendirerek yerel kültürel inisiyatifleri destekleyen ve toplum nezdinde barış kültürü yaratmak için kültürel çeşitliliğe vurgu yapan Anadolu Kültür’ün kurucusudur. Kültürel mirasın korunmasına yönelik katkıları uluslararası kurumlar tarafından da takdir edilen Kavala, 2019 yılında Avrupa Arkeolojik Miras Ödülü’ne layık görülmüştür. [Osman Kavala ve sivil toplum çalışmaları hakkında daha detaylı bilgi için Osman Kavala Kimdir? ve Sivil Toplum Faaliyetleri sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.]

Osman Kavala, 18 Ekim 2017 tarihinde Suriyeli mülteci sanatçılarla yürütülecek bir projenin hazırlık çalışmaları için belediye yetkilileri ile görüşmek üzere gittiği Gaziantep’ten dönerken İstanbul’da bir havaalanında gözaltına alındı. Parmaklıklar arkasında geçirdiği 16 ayın sonunda hazırlanan iddianame, 2013 yılında Taksim Gezi Parkı’nda inşaat projesine karşı başlayan ve ülkenin 81 iline yayılan eylemlerin hükümeti devirmek amacıyla dış güçlerin bir komplosu olduğunu ve Kavala’nın bu komplonun yerli organizatörü olduğunu iddia ediyordu. Şu an, eylemlerin üzerinden beş seneyi aşkın bir süre geçtikten sonra, Osman Kavala kendisiyle birlikte 15 kişi ile birlikte yurt çapında gerçekleşen eylemler ile ilişkisine dair ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanıyor. Dava kapsamında tutuklu yargılanan tek kişi Osman Kavala. Ocak 2020 itibariyle, Kavala tam 27 aydır özgürlüğünden mahrum. [27 aydır yaşanan hukuki gelişmeler hakkında daha detaylı bilgi için Hukuki Süreç sayfasını ziyaret edebilirsiniz.]

10 Aralık 2019 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Osman Kavala’nın tutukluluğuna dair davada kararını açıkladı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5.1,5.4 ve 18. maddelerinin ihlal edildiğine karar vererek Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasına hükmetti. Söz konusu kararın ardından, Avrupa Birliği Dış İlişkiler Servisi ve Avrupa Parlamentosu Osman Kavala’nın serbest bırakılmasına dair çağrılarını yineledi. AİHM kararı, Financial Times ve Süddeutsche Zeitung dâhil olmak üzere ulusal ve uluslararası medyada geniş yer buldu. [Osman Kavala’nın gözaltına alındığı tarihten itibaren ulusal ve uluslararası basında çıkan haberlere ve görüş yazılarına erişmek için Medya sayfasını ziyaret edebilirsiniz.]

Lakin İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 24 Aralık 2019 tarihli duruşmada Adalet Bakanlığı’nın AİHM kararına itiraz etme ihtimalini gözeterek Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verdi. Kavala’nın avukatlarının da açıklamalarında belirttiği üzere, "AİHM kararlarının hukuki değerlendirmesini yapacak merci, tarafsız ve bağımsız Türk Mahkemeleridir, buna rağmen İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, söz konusu kararla süreci geciktirmek adına bu yetkisini Adalet Bakanlığı’na devretmiştir. Bu karar; hukuka aykırı olmasının ötesinde Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve uluslararası ceza hukuku prensipleri ile kurmaya çalıştığı bağları kopartacak niteliktedir".

AİHM kararının uygulanmasının ertelenmesi, Kavala’nın hâlihazırda çok uzun süren tutukluluğunun daha da uzamasından öte sorunlara işaret etmektedir. Bu durumun yakın gelecekte dava nezdinde daha vahim sonuçlar doğurması ihtimalinin yanı sıra söz konusu erteleme Türkiye’de yargı sisteminin ve dolayısıyla temel hakların ve demokrasinin endişe verici durumunu ortaya koymaktadır.